Yılbaşında sonu gelmeyen listeler yaparız. Şu kadar kilo vereceğim, şehir gezeceğim, internetten uzaklaşacağım diye sonu gelmeyen çünkü hiç bir sene yapılamayan o listeler....
Tanıdık geldi mi?
Bu sene bende gönlümden geçenleri sıraladım. Şuan benim için en önde kendimi geliştirmek var. Hele de bu iş yerine başladıktan sonra anladım ki, daha da ağır başlı olmalıyım. Benden sonra en genci 35 yaşında olursa, başka çıkarım da yok gibi.
Gel gelelim, ne yaptığıma.
Kitap okumak ile başladım. Şuan bunu utana, o yana bu yana kıvrıla kıvrıla söylesem de, kitap okumaya başladım. Liseden sonra ilk kitabımı geçtiğimiz pazar bitirdim. Çok da uzun sürmedi sadece 1 haftamı aldı. Hikaye beni öyle bir sardı ki...zaten duygusalım, ağlamaktan gözlerim pörtledi. Hatta şu diyalog geçti babam, abim ve ben arasında.
Evde yalnızdım. Sesli bir şekilde hem kitabı okuyup hem de ağlıyordum. Dış kapının açıldığını duyunca hemen tuvalete kaçtım. Bir kaç dakika bekledim. Çıktım.
-Hı baba sen mi geldin?
+Gene mi hasta oldun sen?
-Galiba.
+İş yeri soğuk mu, kalorifer açmıyorlar mı? Ihlamur yapayım gel.
Aradan 1-2 saat geçti ve ben kitap elimin altında yatağımda uzanıyordum. Hala arada yaşlar gözlerimden süzülüyor tabi. Abim geldi. (Bu arada eve benden sonra gelenler ilk önce benim odama gelir, benim ne yaptığımı sorarlar.)
-Laaaaaaaan, hasta mısın sen?
-Kime artistlik yapıyorsun, bağrın açık geziyorsun?
-(babama dönüp) hasta mı olmuş bu? Vitamin alsana salak.
Bu yaptığımı arkadaşlarıma anlattığımda direk söyledikleri "bunu yaptığını tahmin edebiliyorum." oldu. Leb demeden leblebiyi anlayan arkadaşlarımında olması beni çok mutlu ediyor deyip, o konuyu da buraya sıkıştırayım.
Kitabın adı Uçurtma Acvısı. Khaled Hosseini yazmış. Ellerine sağlık beyim. Çok güzel bir iş çıkarmışsın! Kitapta ani acıların olması da, bana Game of Thrones'u hatırlattı. Birazcık da hasret giderdim. Kitap Amir adındaki Afgan bir oğlun hayatından bahşediyor. Hizmetçisi ve oğlu ile ilgili ilişkilerinden, babası ile arasındaki bağdan, Afganistan'daki siyası ve dini olaylardan yola çıkarak yazılmış bir kitap. Sonuna doğru hikayenin gidiş yönünü tahmin etsem de soluksuz okudum. Kitabın o eski kokusunu, sayfalarındaki kuruluğu özlemişim.
Sonra filmini izledim. Bu kadar mı berbat olur diye ağzıma gelen nazik ama üzücü kelimeleri bilgisayarın ekranına saydım. Pişman değilim.
Şuan aynı yazarın diğer kitabını okuyorum. Bin Muhteşem Güneş. Bu da Afganistan'daki kadınlardan bahşediyor. Kitaba dün başladım ve hemen hemen yarıya geldim. Sanırım bu sene bol kitaplı geçecek!
Beğeneceğimi düşündüğünüz kitapları bana bildirirseniz çok sevirim.
Sağlıkla Kalın!