Bir Aşk Hikayesi

Bugün anlatacağım olay Yeşilçam'ın filme döktüğü hikayeler ile eş değer. Belki de gerçek olduğunu bildiğim için daha da güzel bir hikaye

Ben ilk okulda iken OKS vardı. Sınavdan iyi bir not alıp, liseye adım atıyordun. Dersaneye gidiyordum, sınavlara giriyordum, kendimce çalışmaya çalışıyordum. Cuma günleri kapı girişin de olan bavulu aldığımız gibi soluğu Sapanca'da alıp, pazar akşamı da İstanbul'a dönmeyi de bitirmiştik artık. Neyse, pek derinlere inmeyeceğim. Ama olan oldu ve sevgili anam ve babam tekrardan Amerika'ya yerleşmeye karar verdi

Liseye ben Amerika'da başladım yani. Ağzımda sıfır ingilizce ile, matematik ve tarih derslerine koşturuyordum. Sağ olsun öğretmenler çok yardımcı oldular. Belki daha sonra bu konulara da değinirim. Ama ben yavaş yavaş İngilizce öğrenirken bir takım dostlar edindim. Evet evet dost, çünkü hepsi birbirinden ozel, hepsi birbirinden değerli

Şimdi hikayeyi geri sarıyorum
Ve onların hikayesini dile getiriyorum

Hikayenin baş oyuncuları Abdulrahman ve Angela ( gerçek adlarını vermese miydim acaba. Aman bre zaten Türkçe bilmiyorlar, yaz gitsin. ) Bu iki kahraman, ilk okulu birlikte okudular. Abdül, 8. sınıfta bu kızımızdan hoşlanmaya başlıyor. Lise zamanı geliyor, ve ponpon kız olan Angela'ya daha yakın olabilmek için, Adbul Amerikan futbolu oynamaya başlıyor. Gel gelelim, kızımız Abdul'un ona ilgisini duyunca, erkek arkadaşını bırakıyor ve 10. sınıfta ilişkileri başlıyor. Lise zamanımızda Angela ile biz iyi geçinemezdik aslında. Aralar da hikaye çok ama girmeyeceğim o konulara. Sonuçta 4 senelik bir lise hayatı var. 

Üniversite zamanı geldi ve aynı üniversiteye gittiler. Kızımız İtalyan. İtalyanca dili ve edebiyatı okudu. Oğlumuz ise Mısırlı. Ve doktorluk peşinde koşuyor. 4 senelik biyoloji bölümünden mezun oldu, sınavlara girdi ve kazandı. Şuan Karayip Adaları'nda ve 2 sene orada kalıp, sonra Florida'ya geçip orada da 2 sene okuyup eğitimini bitirecek ve inşallah doktor olacak.

1 buçuk ay evvel önce evlendiler. Din ve dil ayrımı olmadan.

Kendi aramızda yaptık. Cami de imam nikahı kıyıldı. Dualar edindi. Ertesi gün kız tarafından eğlence oldu. İtalya'n müzikleri ile dans ettik. Ve bir ömür mutluluğa adım attılar

Bugün yazıyorum bunu çünkü kızımız yarın eşinin yanına adalara gidiyor ve bugün ona küçük süprizimiz var 


Mutluluklar yavrucuklarım. 
Her ne kadar okumayacak olsanız da
Sağlıkla Kalın

Selamlar Olsun

Buralar da olmayalı çok uzun zaman olmuş gibi. Aslında gibi değil, çok uzun zamandır yoktum. Ama gerçekten meşguldüm. Gerçekten. Sınavlarımın ar arda gelmesi, yapacak işlerimin alıp başını gitmesi ve benim hepsinin peşinden koşturmam biraz zordu. Zordu ama başardım.

Mezun oluyorum bu sene, söylemiş miydim? Şimdiden iş bakıyorum, başvuruyorum bir çok şirketlere. Mezun olduğumun ertesi günü işe gideyim istiyorum. Ailem tutturmuş eczacı şirketi olsun diye, başımın etini yiyor. Benim çalışmak için bulduğum yerlere "orası yaramaz" deyip başlarından atıyorlar. Bir mühendisin ofis de ne işi var, ey dostum? Boşuna mı profesörlerin dırdırını çektim ben 5 sene? Benim alan da çalışmam lazım. Çalışanları izlemem lazım. Böyle eğilme amcacım, belin sakatlanır demem lazım. Neyse, ben kafama koydum. Kaliforniya'ya gidebilirim her an.

Bu aralar gene farklı şeyler yapmak istiyorum. Dünyayı gezmek isteğim yeniden canlanıyor. Bakınız, Seyahatlar Cekiyor Icim . Benim canım bu aralar sık sık seyahatler çekiyor. Tek başıma gitmek istiyorum sanki. Ama ben yalnız olmayı sevmem. Arkadaş olsa, olabilir, belki. Nerdesin beyaz atlı prens? Sen olsan sanki daha iyi. Sonra saçlarımı yeşile boyatmak istiyorum. Uçlarını ama. Sonra diyorum ki iş bulayım, bir senelik imza atayım, sonra boyarım. Kulağıma ikinci delik de istiyorum. Ama ya acırsa diye hemen cayıyorum. İçimden bir ses de "zaten birinci deliği kullanmıyorsun, ikincisi neyine?" diyor. Bakalım...

Hani sürekli şikayet ettiğim yer var ya, New York. Sanırım özledim. Yaz gelsin de gideyim bir. Kışın gerçekten soğuk oluyor çünkü. O leş sokakların da, taşı tavanı çeken turistler gibi dolanayım. Gerçi ayın 28inde Broadway Show'a gidiceğiz bir arkadaşımın doğum günü için. Mama Mia izleyecekmişiz. Belki vloglarım o günü. Ruh durumuma bağlı. Şimdilik bilmiyorum.

Bu aralar çok da sağlıksız besleniyorum. Geçen dönem Zumba yapıyordum. Şimdi o da yok, bana kaldı spor yapmak. Ama en nefret ettiğim şey de, sağlıklı beslenmeliyim, spor yapıcam diye kime söylesem, "are you out of your mind? "Are you ready to be invisible?" "You don't need it" ya da annemin ağzıma yemek tıkıştırması ile beynim çalkanıyor. Arkadaşım benim amacım, sağlıklı beslenmek, merdiven çıkarken dilimin dışarı çıkmasını engellemek. Neyse neyse, ben bunu da kafama koydum.

Benim şimdi şuan yattığım yataktan çıkıp, hazırlanıp, okula gitmek lazım. Haftanın son dersi. Ve bitirme projem için görüşmem gereken profesör var. 

Uzun mu oldu? Galiba.
Özledim sanırım.
Peki ya sen?
Nefes almak bedava.
Sağlıkla Kalın.