Sinir oluyorum işleri düşünce yazan varlıklara
"Şunu çevirsene iki dakika."
"Çok uzun değil."
"Yaparsın şimdi sen bir güzellik."
Ya da
"Orada iPhone 6 ne kadar?"
"Büşüm bana bir baksana bu marka nasılmış"
Hele hele arkadaşlarının ödevlerini yaptıranlar yok mu?! Çizgi filmler de kulaklarından duman çıkan insanlar var ya hani, işte tam onlardan oluyorum. Aklımdan nasıl sinsi bir takım cümleler kurup, yaptıklarının ne kadar berbat olduğunu dile getirmek için düşünüyorum. Ama işte şu yufka yüreğim, "peki" demekle yetiniyor sadece. Ağzımdan çıkan cümle "çeviririm" ya da "alırım" oluyor.
Ben insanlardan hiç bir şey istemem. Utanırım bir kere. Kendi araştırmamı yaparım, ona göre yollar çizerim. Ama arkadaş, nereden geliyor bu yüzsüzlük?
Arkadaşımsın, akrabamsın, yolda gördüğüm vatandaş olsan da çeviririm ben. Sorun o değil. Sorun senin sadece işin düştükçe bana yazman. 8 ay boyunca nasılım, ne ediyorum, hasta mıyım, sınavlarımdan berbat not mu aldım diye sorma, ama 9. ay da Türkiye'ye geleceğimi duy ve "Büşracım, bana şunu getirir misin?" diye yaz.
Getiririm getiririm de, 8 ay boyunca neredeydin?
Instagram da iki fotoğrafımı beğendin diye kanka mı olduk?
Bir de çevirdikten, ya da başka işlerini yaptıktan sonra canımlı cicimli konuşmalar, yok o nasıl yok bu nasıl. Sanki her gün konuşuyormuşuz da hayat hikayemi biliyormuş gibi bir tavırlar...
Hediyeler verilip, çeviri olunca ise de fossss. 8 ay sonra görüşmek üzere bebeğim
Hasta la Vista